türkiye halk kurtuluş partisi-cephesi ne demek?

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kısaca THKP-C, Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı, Ertuğrul Kürkçü, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga tarafından Aralık 1970'te Türkiye'de yasa dışı olarak kurulan Marksist-Leninist örgüttür. Kentsel gerilla savaşı stratejisini benimsediğini açıklayan örgüt,12 1960 ve 70'lerde oluşan Devrimci Gençlik Hareketleri ile büyüdü.3 Kuruluşunun hemen ardından İstanbul ve Ankara'da banka soygunu gibi birkaç eylem gerçekleştiren örgüt, Nisan 1971'de İsrail başkonsolosu Efraim Elrom'u kaçırarak adını daha da duyurmuştur.4 Elrom'un kaçırılmasından sonra yapılan görüşmelerden netice alınamaması ve ardından Efraim Elrom'un öldürülmesinden sonra örgüte yönelik başlatılan operasyonlar sonucu örgütün yönetici kadrosundan birkaçı dışında tümü yakalandı.5 Bu operasyonlar sonrası kendi içlerinde örgütün yöntemlerine dair tartışmalar yaşamalarının ardından yönetim kadrosundan birkaç isim ihraç edildi. Mahir Çayan ve arkadaşlarının cezaevinden kaçmasının ardından yeniden bir araya gelen örgüt, şehirlerden uzaklaşıp kırlarda örgütlenme yoluna gitti ve bu sebeple Karadeniz Bölgesi'ne gittiler.6

THKP-C lideri Mahir Çayan ve arkadaşları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarını engellemek için 27 Mart 1972'de Ünye'deki NATO üssündeki yabancı görevlileri kaçırdı. Kaçırdıkları esirler ile birlikte Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı o dönemki adıyla Kızıldere köyüne geldiler.7 30 Mart 1972'de emniyet güçleri tarafından Kızıldere köyünde sıkıştırılan örgüt üyeleri ile silahlı çatışmaya girildi. Çatışmanın ardından Ertuğrul Kürkçü dışındaki örgüt üyelerinin hepsi öldürüldü.8

Sağ yakalanan Ertuğrul Kürkçü dışındaki üyelerinin tamamının öldürülmesinin ardından örgüt o dönemde resmi olarak dağıldı.910 Sonrasında kurulan Devrimci Yol, Kurtuluş Hareketi, Acilciler ve Devrimci Sol gibi oluşumlar bu geleneği sürdürdüğünü iddia etseler de THKP-C'nin savunduğu görüşleri ve eylemleri tartışmaya açarak yeniden yorumlanmasına ve farklı örgütler kurulmasına neden oldular.11

Kurulduğu ve aktif olduğu yıllarda Türkiye'de yasadışı olan örgüt, günümüzde de yasadışı olarak kabul edilmektedir.12 Türkiye'nin yanı sıra Birleşik Krallık hükûmeti'nin de yasadışı veya terör örgütleri listesinde yer alan THKP-C'nin, dağılmasının ardından kurulan ve THKP-C geleneklerini sürdürdüğünü iddia eden Acilciler, Devrimci Sol gibi örgütler de Türkiye dahil olmak üzere farklı ülkelerde yasadışı olarak kabul edilmekte ve "Terör Örgütleri Listelerinde" yer almaktadır.13 Ayrıca, örgütün dağılmasının ardından kurulan Acilciler örgütünün Suriye İç Savaşı boyunca Beşşar Esad yanlısı olarak Suriye'de faaliyetlerini sürdürdüğü iddia edilmektedir.14

Hakkında

Teorik olarak THKP ve THKC

THKP-C, teorisini Mahir Çayan'ın Kesintisiz Devrim, Sömürge Tipi Faşizm, Suni Denge, Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi (PASS) tezlerinin oluşturduğu, Türkiye İşçi Partisi içerisinde doğan ve Türkiye devrim tarihinde pasifizme ve revizyonizme sahip olarak nitelendirdiği kesimlere savaş açmış, yaptığı eylemlerle ses getirmiş bir örgüttür. Örgüt, kendisini "Oligarşinin korkulu rüyası" olarak tanımladı.
Mahir Çayan görüşlerini 1972 yılında devlet tarafından aranırken yazdığı Kesintisiz Devrim II-III adlı kitabında açıklamıştır. Kitaba göre Türkiye 1950'lerin başlarından itibaren sömürgeleşmeye başlamış ve uluslararası emperyalizm yeni sömürgecilik anlayışıyla Türkiye'yi gizli bir biçimde işgal etmiştir. Kitapta anlatıldığına göre, 12 Mart 1971 yarı-askeri muhtırasının ardından, işbirlikçi tekelci burjuvazi, Amerikan tekelleri ile ittifak halinde yönetimde oligarşik diktatörlük oluşturmuştur. THKP-C'nin logosu eski THKC militanı Kadriye Deniz Özen tarafından tasarlanmıştır.15

Eylemsel olarak THKC

THKO ile birlik teklifi

THKO esasen silahlı mücadeleyi 1969'da başlatmayı planlamıştı ama çekirdek kadrosunun Filistin'den dönüşü sonrası tutuklanması üzerine mücadele 1970'te başlatıldı. Bu dönemlerde Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga THKO üyeleriyle bir görüşme yapar. Çayan THKO üyelerine "mücadeleye erken başlandığını", "bir siyasal parti olarak örgütlenmeksizin silahlı propagandaya girişilemeyeceğini" söyler ve "birlikte" örgütlenme teklifi yapar. Fakat THKO'nun kır gerillası, ileride THKP-C'yi oluşturacak olan kadronun ise şehir gerillasını savunduğu için Hüseyin İnan, "Siz kent proletaryasına inanıyorsunuz, biz ise kır proletaryasına" diyerek reddeder.16 Deniz Gezmiş ise Mahir Çayan'a "sen oportünistsin" der.

Erken dönem eylemleri

THKC militanları erken dönemde şu eylemleri yapar:

  • Ziraat Bankası Küçükesat Şubesi'nin soygunu,
  • 16-17 Şubat'ta:17
  1. Amerikan askeri malzeme deposu,
  2. Tuslog'un Zincirlikuyu merkezi,
  3. Tuslog'un Şişli şubesi,
  4. Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankasının Elmadağ şubesi,
  5. ABD Başkonsolosluğu,
  6. İngiltere Başkonsolosluğu,
  7. IBM'nin Gümüşsuyu'ndaki merkezinin bombalanması,
  • Salıpazarı'ndaki Amerikan askeri botu bombalanıp tahrip edilmesi,
  • Türk Ticaret Bankası'nın Erenköy Şubesi'nin soyulması eylemlerini yapar. Ayrıca bu eylemde Amerikalı Astsubay A. Donald'ın arabası yakılarak imha edilir.

THKC militanları, Mete Has ve Talip Aksoy'u kaçırarak karşılık olarak Kadir Has'tan fidye aldı.18 Kadir Has bu olayı şöyle anlatıyor:19

*Eşim Rezzan'ı Akdeniz seferine çıkan bir gemi ile yurtdışına yolcu ettikten sonra, Metelerin Suadiye'deki evine ulaştık. Zile bastık kapı açıldı. Karşımızda gelinim Fezal'ı beklerken yabancı bir erkekle karşılaştık. Eve girdikten sonra kapı kapandı. Teröristler benden 400 bin lira para istiyordu. Teröristlerin benden istediği 400 bin lira fidye çok büyük para idi. Bu para ile, tanesi 133 liradan 3007 adet Cumhuriyet Altını almak mümkündü. 1971'in 400 bin lirası, günümüzün yaklaşık 200 bin dolarına eşdeğerdi. Daha sonra teröristler Talip Aksoy ile Mete Has'ı alıp götürdüler. Sabah adının Mahir Çayan olduğunu öğrendiğim teröristle birlikte, evden çıktık. Üsküdar iskelesinden arabalı vapura binip Kabataş iskelesine, oradan da taksi ile Şişli Pilavcı Pasajı'ndaki işyerime ulaştık

Pilavcı Pasajı'ndaki işyerimi, kayınbiraderim Ali Germirli yönetiyordu. Ali'ye durumu anlattım. Bana "ağabey, bu çok büyük para" dedi. Ali, işin dehşetini anlamamış olacak ki, "Burası dağ başımı, Ne parası" dedi. Anında teröristin cevabını aldı: "O lafı bir daha edersen, kurşunu yersin". Ali bu defa Kayserililik içgüdüsüyle teröriste "250 bin versek olmaz mı?" diye teklifte bulundu. Bu pazarlık ortamından rahatsız olan Mahir Çayan ise "Olmaz" cevabını verdi. 200 bin lirayı çok kısa zamanda tedarik edip Mahir Çayan'a verdim. Paranın ikinci yarısını ise akşamüstü muhasebe müdürümüz Nihat Ünsal ile Karaköy İskelesi'ne gönderdik. Gece yarısı Talip ile Mete'yi kurtardıktan sonra, polisi haberdar ettik.*

Eylem sonucunda Kadir Has Hüseyin Cevahir'e "Bir daha karşılaşmayacağız, değil mi?" diye sorar. Bunun üzerine Hüseyin Cevahir "Bir kere daha hepinizle birlikte topyekûn karşılaşacağız." der.20

12 Mart ve mücadeleye devam etme kararı

Efraim Elrom'un öldürülüşü

12 Mart Darbesi ardından THKP-C darbeden kaçmama ve askeri eylemleri sürdürme kararı almıştır. Aralık 1970'te kurulan THKP ve THKC normalde örgütlenme açısından küçük eylemler düzenledi. Ama yakalanan THKO üst düzey militanları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın serbest bırakılması için THKC gerillaları Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Mahir Çayan, Necmi Demir, Oktay Etiman ve Ziya Yılmaz, 17 Mayıs 1971'de kuruluş eylemi sayılan Efraim Elrom'u kaçırdı.21 Eyleme ise "1 Mayıs Harekâtı" ismini verdi. İsmin kaynağı, eylemin 1 Mayısta yapılması şeklinde planlanmasından dolayıdır. Ama eylem teknik aksaklıklardan dolayı 2 hafta ertelenir. Kaçırılma eyleminden sonra THKC, İsrail Başkonsolosluğu önündeki bir varile Amerikancı Bakanlar Kurulu'na isimli bildiriyi bıraktı. Bildiri şöyledir:22

Olayı öğrenen dönemin başbakanı Nihat Erim hemen yardımcısı Sadi Koçaş'a bir bildiri yazdırdı. Bildiri bizzat Sadi Koçaş tarafından saat 22:45'te radyoda okundu.23 Bildiri özet olarak şöyledir:

  1. Konsolos derhal serbest bırakılmazsa örgütle (yani THKP-C) ile uzak-yakın ilişkisi olan herkes ve gençleri kışkırtanlar derhal gözaltına alınacak.
  2. Kaçırılma olayına karışan ve/veya yardım edenler idam cezasıyla yargılanacak.
  3. Cinayet gerçekleşir de Elrom öldürülürse bu kanun geçmişe dönük olacak.

Sıkıyönetim komutanlığı ise kaçırılma olayının ardından 16 No'lu şu bildiriyi yayımlar:24

Sıkıyönetim, hemen ardından ise 17 no'lu şu bildiriyi yayımlar:25

20 Mayıs'a gelindiğinde THKP-C'nin verdiği süre dolmuş lakin devlet hiçbir adım atmamıştı. Devlet aynı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun dört Amerikan askerini rehin alıp sonradan bıraktığı gibi bir olay yaşanmasını bekliyordu. Ama THKP-C'de hiçbir adım atmamıştı. Bunun üzerine 22 Mayıs 1971'de sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve Elrom aranmaya başlandı. Balyoz Harekâtı olarak isimlendirilen bu harekâtın ismi Nihat Erim'in Alınacak tedbirler balyoz gibi kafalarına hemen inecektir sözünden gelmektedir. İsteklerinin yerine getirilmemesi ve aramanın da çıkmasıyla THKP-C Elrom'u öldürdü. 23 Mayıs 1971'de Elrom Nişantaşı'ndaki Hamarat Apartmanı'nda ölü olarak bulundu. Elleri arkadan bağlanmış ve ağzı bantlanmış olan Elrom şakağına üç kurşun sıkılarak öldürülmüştü.26 Olaydan sonra kaçan THKC militanlarını Yılmaz Güney sakladı.2728

Sibel Erkan Olayı

THKC militanları 24 Mayıs 1971'de Yılmaz Güney'in evini terk etti. Aramaların artması üzerine 27 Mayıs'ta saklandıkları boş bir hücre evi 30 Mayıs 1971'de keşfedildi. Yaşanan küçük çatışmalarda bir kadın ve bir bekçiyi yaralayarak bazı militanlar kaçabildi.29 Lakin THKP Merkez Komitesi Üyesi Mahir Çayan ve THKP Genel Komitesi üyesi Hüseyin Cevahir kaçamadı. Çatışa çatışa İstanbul Maltepe'de bir eve sığındılar. İlk önce zemin katı seçtiler ama sonra güvenlikten dolayı en üst kata çıktılar. Evin sahibi Binbaşı Dinçer Erkan'dı. İçeri girince militanlar evi terk etmelerini istedi. Sibel Erkan'ı tutup "sen kal bize su getir" diyerek Sibel Erkan'ı rehin aldı. Böylece 51 saat süren Sibel Erkan Olayı başladı.30 Çayan ve Cevahir Sibel Erkan'a evin en güvenli yerinde bir sığınak yaptılar. Rehin aldıkları kıza karşı yurtdışına çıkmak için pasaport istediler.31 Dışarıya her ne kadar kızı öldürecekleri yönünde tehditler atsa da içeride "Sen dışarı da söylediklerimize bakma. Korkma sakın bizden. Sana bir şey yapacak, öldürecek değiliz. Kendimizi kurtarmak için onlara böyle davranıyoruz" diyerek kızı yatıştırıyorlardı.32 Geçen 51 saatin sonunda 1 Haziran'da askerler 15 dakika sonra tekrar anons yapacağız demesine rağmen operasyon başladı. Önce keskin nişancı Cihangir Erdeniz33 Hüseyin Cevahir'e 1 el ateş açtı.34 Vurulması üzerine Hüseyin Cevahir Aslan diye bağırdı. Bu Çayan ve Cevahir arasında bir parolaydı. Vurulan aslan diye bağıracak böylece diğeri de intihar edecekti. Özellikle 31 Mayıs 1971'de Nurhak Olayı'nın gerçekleştiğini radyodan haber almalarıyla teslim olma düşüncesi iyice kayboldu. İntihar girişimine geçmeden önce Çayan büyük harflerle yazdığı şu notu bıraktı:35

İHTİLALE GİDEN YOL BURADA DÜŞEN GERİLLANIN KANIYLA KIZILLAŞARAK AYDINLANACAKTIR.

Lakin solak olan Çayan aceleyle silahı sağ eline aldı ve kalbinin üzerine doğrultup ateş açtı. Solak oluşu yüzünden eli titredi ve kurşun milimetrik sapmayla akciğerine saplandı.36 Polis-asker kuvvetleri içeri girince yerde yatan Cevahir'e ateş açtı. Cevahir'in üzerinden 23 kurşun çıktı.37 Çayan ise ağır yaralı olarak ele geçirildi. Operasyona katılan polislerden biri Başkomiser Mehmet Bayrak ise kalçasından yaralandı.38 Sığınakta saklanan Erkan ise hiçbir yara almadan kurtuldu. Ölü ele geçirilen Hüseyin Cevahir'in bedeni, evin balkonundan dışarıya sergilendi.39

Olaydan sonra ele geçirilen Çayan şu açıklamayı yaptı:40

Tutuklanma ve mahkemeler

Çayan'ın yakalanmasından kısa bir süre sonra sığınacak yerleri olmayışından dolayı Ulaş Bardakçı Hamarat Apartmanı'na belki güvenlidir umuduyla gider ama orada üs kuran polislerce yakalanır. Tutuklamaların artması üzerine TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİ VE CEPHESİ-1 Davası başlar. 1 No'lu sanık Mahir Çayan, 2 No'lu sanık ölü Hüseyin Cevahir, 3 No'lu Sanık ise Ulaş Bardakçı'dır.41 Ulaş Bardakçı ve Mahir Çayan'ın özellikle 146/1 maddesi uyarınca tecziyesi olmakla birlikte birçok maddeyi ihlalden tecziyeleri istenmekteydi.42 Ama mahkeme sonuçlanmadan 29 Kasım 1971'de mahkemeden 2 THKO 3 THKP-C militanı firar eder.434445 Sanıkların firar ettiği ortaya çıkınca Kartal Maltepe 2. Zırhlı Tugay Askeri Cezaevi, saat 16:55'te şu açıklamayı yapar:46

Firardan sonra Sıkıyönetim Komutanlığı ise 38 No'lu şu bildiriyi yayımlar:47

TÜRKİYE HALK KURTULUŞ PARTİ VE CEPHESİ-1 Davası'nın son duruşması 28 Aralık 1971'de görülür ve Necmi Demir ile Kamil Dede idama, Rüçhan Manas, Kadriye Deniz Özen ve İlkay Demir müebbet hapse çarptırılır.4849

Kaçış sonrası MK toplantısı ve Küpeli ile Aktolga'nın THKP ve THKC'den sürgünü

Çayan ve Bardakçı'nın tutuklanmasından sonra THKP-C eylemleri durmuştur. Bu ve benzeri olayların sonucunda Çayan, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga'yı çağırır. Çayan ikisini de Narodniklikle ve Doktorculukla suçlar ve Genel Komite Üyeleri şu kararı alır:50

Böylece Genel Komite üyelerinin51 aldığı kararla Küpeli ve Aktolga THKP ve THKC'den ihraç edilir.

Şehir gerillasının yenilişi

Kaçıştan sonra Çayan THKC kır gerillalarının, Bardakçı ise şehir gerillalarının başına geçer. 19 Şubat 1972'de Mehmet Eymür52 ve Hiram Abas'ında5354 katıldığı bir baskın sonucu Ziya Yılmaz yaralı olarak ele geçirilir, Ulaş Bardakçı ise saat 07:00'da Arnavutköy'de öldürülür.5556 Bardakçı'nın ölümü THKP-C Davası İddianamesi'nde57 şöyle geçer:58

Koray Doğan'ın öldürülüşü

Koray Doğan, THKP-C'nin ODTÜ'deki bağlantısı olan militandır.59 Maltepe'den firarın ardından Çayan ve arkadaşlarına sığınacak yer de temin eden de kendisidir.60 Bir süre sonra Komer'in arabasını yaktığı iddiasıyla61 aranmaya başlar. Koray Doğan'ın babası Ahmet Doğan'a liseden arkadaşı olan Tevfik Türüng'ün 9 Mart 1972'de dediklerini kız kardeşi Tülay Doğan şöyle anlatıyor:62

Türüng'ün bu sözleri söylediği gece Doğan, kız arkadaşının evine gider ama orada üs kuran polislerce yakalanır. Listede adını bulamadıkları için polisler tarafından salınır.63 Bölgeden uzaklaşırken daha önce salınan Doğan'a arkadan ateş açılır.64 Koray Doğan'ın ölümünün ardından THKP-C güçlü bir bağlantısını kaybetmiş ve ağır hasar almıştır.65

Kızıldere Olayı ve kır gerillasının yenilişi

THKO liderlerinin idamlarını engellemek için eylem yapılması hala gündemdeydi. Hatta Nihat Erim'i kaçırmayı planlayanlar bile vardı. Ama zaman kısıtlıydı. THKC Karadeniz kır militanlarından Fatsa'dan İngilizleri kaçırabileceği yönünde bir teklif gelince Çayan bu eylemi koşullarının hazır oluşundan dolayı seçer. THKP-C 25 Mart 1972'de "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Parlamentosu ve Hükûmetine" başlıklı bir bildiri bırakır. Bildiri özetle şöyledir:66

Bunun üzerine 26 Mart 1972'de Ordu, Ünye'den Charles Turner ve Gordon Banner isimli 2 İngiliz ile Joe Law isimli 1 Kanadalı radar teknisyeni kaçırılır.67 Kızıldere'ye vardıklarında Çayan; Nihat Yılmaz ve Ertan Saruhan'a köyden gidip eylemi gelecek kuşaklara anlatmasını ister. Ama 28 Mart 1972'de Yılmaz ve Saruhan, kullandıkları arabayı uzak bir yerde terk edip tekrar Kızıldere'ye dönerler.68 Militanlar 30 Mart 1972'de Tokat, Niksar, Kızıldere köyünde kuşatılır. Askerler militanlarla konuşmak isterler. Militanlar kabul eder ve dama çıkarlar. Militanların görünüşünün ardından askerler ateş açar. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Merkez Komitesi ve "Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi Kır Gerillaları Ünitesi" lideri Mahir Çayan alnından vurularak ölür.69 Çayan'ın ölümü üzerine militanlar şartların yerine getirilmemesinden dolayı 3 teknisyeni öldürüp çatışmaya başlarlar.70 Çatışma sonucu 9 militan yaşamını yitirir.71 Saffet Alp72 yaralı olarak geçirilir ama evin dışına çıkarılıp kafasından vurularak öldürülür.737475 Samanlıkta saklanan dönemin diğer THKP-C üyesi Ertuğrul Kürkçü'nün babası ise, oğlunun naaşını ölenler arasında bulamaması üzerine76 tekrar yapılan arama sonucu 31 Mart 1972'de yakalanır.77

Olayda ölen militanların isimleri şöyledir:78

Olaydan sonra İngiliz basınının önde gelen gazeteleri "Türk hükümetinin doğru olanı yaptığını" söyledi.80

Eleştiriler

Basının öne çıkan isimlerinden Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu, 12 Eylül Darbesi'nden sonra 17 Eylül 1980 günü yayımladığı yazısında, 12 Mart dönemini değerlendirerek Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi isimlerin gerçekleştirdikleri banka soyma, adam kaçırma, fidye isteme gibi eylemleri "bireysel terör" olarak tanımladı. İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un kaçırılıp öldürülmesinin, "Türk soluna, işçi sınıfına, halka hizmet etmediğini; aksine 12 Mart zulmünün başlamasına katkı sağladığını, meşru savunma dışında hiçbir cinayetin haklı olarak görülemeyeceğini" savundu. Silahlı eylemlere karşı çıkılması gerektiğini ifade etti:

"Solun başvuracağı tek yöntem yasal çizgiler, anayasal çerçevelerdir. Barışçı yollarla oluşmalıdır. Adam öldüren, cinayet işleyen solculuk; hainlik, katillik ve halk düşmanlığıdır!"81

Mumcu, THKP-C'yi "terör örgütü" olarak tanımlamıştır.

Kızıldere Sonrası

  • 22 Ekim 1972'de İstanbul-Ankara seferini yapan THY'nin "Truva" adlı uçağın Sofya'ya kaçırılması oldu

Suriye İç Savaşı'nda faaliyet gösterdiği iddiası

Birleşik Krallık hükûmeti, 1972'de fiili olarak dağıldığı iddia edilen82 örgütün Suriye İç Savaşı boyunca Beşşar Esad yanlısı Suriye Direnişi adlı milis grubu olarak Suriye'de faaliyetlerini sürdürdüğünü iddia etmiştir.83 Örgüt, THKP-C Acilciler ile birlikte Birleşik Krallık'ın yasaklı terör örgütleri listesinde yer almaktadır.84

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

  • Sean Anderson & Stephen Sloan, Historical Dictionary of Terrorism, Scarecrow Press, 2009, ISBN 9780810857643

Dipnotlar

<references group="not"/>

Kaynakça

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: türkiye halk kurtuluş partisi-cephesi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Kendi deyişleriyle "Kanlı Pazar'da katledilen devrimciler anısına düzenlediği 16-17 Şubat Devrimci Terör Harekatı'nda"

  2. THKC 1 No'lu Bülteni

  3. Cihangir Erdeniz 23 Haziran 1971'de yarbaylığa yükseltilmiştir.

  4. Bu olay sonradan Mahir'in hapiste yazdığı şiirlere de yansıdı ve solaklığından dert yandı.

  5. Birinci THKP-C İddianamesi

  6. THKP-C İddianamesi

  7. Cihan Alptekin ve Ömer Ayna THKO'dan, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Ziya Yılmaz THKP-C'den.

  8. Kaçmasalardı mahkeme sonucunda alınan idam kararının sonucu idam edileceklerdi.

  9. Lakin sonradan tekrar Ziya Yılmaz, Oğuzhan Müftüoğlu gibi gerillaların yakalanışı ile ikinci dava başlar.

  10. Merkez Komite üyeleri aynı zamanda Genel Komite üyesiydi.

  11. Daha sonra Hiram Abas, Devrimci Sol üyesi 2 militan tarafından suikast sonucu öldürülür.

  12. Birinci hazırlanan iddianame değil.

  13. Komer'in arabası 3 yıl önce, 1969'da yakılmıştır ve Koray Doğan o dönemde sanık listesinde yer almamıştır.

  14. İronik bir şekilde THKP-C geçmişi içerisinde hakkında en az bilgi olan kişilerden biri Koray Doğan'dır. Sessiz hareket etmesine rağmen arka planda örgüt için önemli görevler yapmıştır.

  15. Ölen 2 militan THKO, diğer 7 militan ise THKP-C örgütündendir.

  16. THKP-C'den.

  17. Ömer Ayna ve Cihan Alptekin THKO diğerleri THKP-C'den

Kategoriler